Saturday, February 6, 2016

Buenaventura Durruti (1896-1936)

Efsanevi İspanyol anarşist ve İç Savaş’ta savaşan Buenaventura Durruti’nin biyografisi:

Neredeyse mitik bir figürün hayat hikayesini birkaç yüz kelimeye indirmek kolay bir iş değil. Abartma korkusu olmaksızın, Buenaventura Durruti’nin şahsında İspanyol işçileri ve köylülerinin mücadelesini ve daha özel olarak, İspanyol anarşizminin ruhunu sembolize ettiği söylenebilir.
Durruti 14 Temmuz 1896’da merkez İspanya’da bir şehir olan Leon’da doğdu. Babası bir demiryolu işçisiydi. 14 yaşında okulu bıraktı ve demiryolu manevra istasyonunda tamirci çırağı oldu. Babası gibi sosyalist UGT sendikasına katıldı. Sendika ve işveren arasındaki anlaşmanın hükümet tarafından bozulması sonucunda gidilen 1917 Ağustosundaki grevde aktif rol aldı.
Bu grev bölgede bir genel grev halini aldı. Hükümet orduyu devreye soktu ve üç gün içerisinde grev yapan işçiler ezildi. Birlikler, aşırı bir gaddarlıkla 70 kişiyi öldürürken 500 kişiyi yaraladılar. Grev yapan 2.000 işçi ise hapsedildi.
Durruti, Fransa’ya kaçmayı başardı. Burada, Ocak 1919’daki dönüşünde anarşist CNT sendikasına katılmasında ona ilham veren sürgün anarşistlerle bağlantı kurdu.  Asturya (Asturias) madenlerindeki diktatör işverenlere karşı verilen mücadeleye katıldı ve Mart 1919’da ilk defa tutuklandı. Durruti kaçmayı başardı ve önündeki yaklaşık on beş yılda kendisini CNT ve anarşist hareketin eylemlerine adadı.
Bu yıllarda çeşitli grevlere katıldı ve sürgüne gitmeye zorlandı. İspanyol hükümeti istemeden isyanı “ihraç etti”, zira Durruti ve yakın arkadaşı Francisco Ascaso, Avrupa ve Latin Amerika’da, gittikleri her yerdeki özgürlük mücadelesine mutlulukla katıldılar.
1931 yılında İspanyol Monarşisi çöktü ve Durruti, kızları Colette’e hamile olan Fransız eşi Emilienne ile Barcelona’ya taşındı. Burada, asıl olarak anarşist bir örgüt olan İberya Anarşist Federasyonu’na (FAI) katıldı ve diğer militanlarla beraber “Nosotros” grubunu kurdu. Bunlar, yeni ilan edilen Cumhuriyet’e karşı hiçbir hayale kapılmayan ve sosyal devrime doğru ilerleyişte bunun uygun ve olgun bir an olduğunu düşünen, CNT içindeki radikal eğilimleri olan üyelerdi.
Liberal/reformist Halk Cephesi’nin Şubat 1936’daki seçim zaferi ile Sağ ve Sol, ihtilafa düştü ve Franco’nun 19 Temmuz 1936 tarihindeki askeri darbesine önayak oldular. CNT ve FAI orduya karşı cesaret, organizasyon ve halk hareketiyle karşı koydu, işte bu İspanyol Devrimi’ydi.
İspanya’nın büyük bölümünde, faşistlerin silah ve mühimmat yönünden üstünlüğüne rağmen zafer kazandılar. Anarşistlerin katkıları ülke çapında faşistlere karşı direnişte belirleyici ve Katalonya’da, tek başına isyancıları bastırıcı nitelikteydi. Durruti, buradaki savaşta en gözüpek savaşçılardan birisiydi. Francisco Ascaco da burada hayatını kaybetti.
 
Anarşistlerin hedefi olan işçilerin kontrolü, doğrudan demokrasi ve özgürlük, 24 Temmuz’da Barcelona’da bir gerçeklik olmaya başladı. Durruti silahlı bir kol ile faşistler tarafından işgal edilmiş olan Zaragossa’ya hareket etti. Zorlu savaşların ardından, bu işçi milisler, subaylar veya diğer askeri rütbeler olmaksızın çok daha iyi teçhizata sahip düzenli birlikler karşısında ilerlediler ve Aragon cephesini kurtardılar.
Buna paralel olarak anarşist güçler, Aragon’da tarım kolektiflerinin kurulması şeklinde bir sosyal dönüşümü de desteklediler ancak Komünist ve Sosyalist partilerdeki otoriterleri rahatsız ettiler. Onlara göre, devrim devam ederken savaş kazanılamazdı. Savaş olsun veya olmasın, bu özenti yöneticiler gerçek bir işçi demokrasisini sevmeyeceklerdi.

Aragon’un özgürleşmesinden sonra, Toronto ‘Star’dan Pierre van Passen, Durruti ile bir röportaj yaptı.“Bizim derdimiz” diyordu Durruti, “faşizmi nihai olarak ezmektir. Evet ve hükümete rağmen ezmek. Dünyadaki hiçbir hükümet faşizmle ölümüne savaşmaz.”
“Burjuvazi, elindeki iktidarın parmakları arasından kayıp gittiğini gördüğünde kendisini korumak için faşizme rücu etti. İspanya’nın Liberal hükümeti faşist unsurları uzun süre önce güçsüz hale getirebilirdi. Bunun yerine, taviz verdiler ve ayak sürüdüler. Şimdi bile , bu hükümetin içinde isyancılara yumuşak davranmak isteyen insanlar mevcut.”
Ve burada Durruti güldü. “Mevcut hükümetin, işçi hareketini ezmek için bu isyancı güçlere ihtiyaç duymayacağı söylenemez..
“Biz istediğimiz şeyi biliyoruz. Bizim için, dünyanın bir yerinde, Stalin tarafından, kendi barış ve huzuru için Almanya ve Çin’deki işçileri faşist barbarlara kurban eden bir Sovyetler Birliği’nin olması hiçbir şey ifade etmiyor. Biz devrimi şu anda, İspanya’da istiyoruz, bir sonraki Avrupa savaşından sonra - değil”
“Biz kendi devrimimiz ile Hitler ve Mussolini’ye, bütün bir Rus Kızıl Ordusu’ndan daha çok kaygı veriyoruz. Biz Alman ve İtalyan işçi sınıfına faşizmle nasıl başa çıkacaklarına karşı bir örnek teşkil ediyoruz.”
“Ama” diyerek böldü Passen, kazansanız bile “bir harabenin üzerinde oturuyor olacaksınız.” Durruti ise “biz hep varoşlar ve duvardaki deliklerde yaşadık. Kendimizi bir süre nasıl idare edeceğimizi biliyoruz. Unutmamalısın ki, biz nasıl inşa edeceğimizi biliyoruz. Burada, Amerika’da ve her yerde sarayları ve şehirleri yapan biz işçileriz.”
“Biz işçiler, bunların yerini alacak olanları ve daha iyisini inşa edebiliriz. Biz harabelerden korkmuyoruz. Biz dünyanın mirasçısıyız, buna ilişkin en ufak bir şüphe dahi yok. Burjuva, tarih sahnesinden çekilmeden önce kendi dünyasını yakıp yıkabilir. Biz burada, kalplerimizde, yeni bir dünya taşıyoruz. Bu dünya her dakika büyüyor.”

Durruti, eşitlerinin kendisini gördüğü tek rütbe olan ve tek ayrıcalığı en ön cepheden savaşmak olan bir “elebaşı” olarak, silahlı işçilerin duyguları ve hedeflerini şekillendirmişti. Cesaret dolu yaşamı aynı yılın Kasım ayında sona erdi. Ayın 15’inde 1.800 kişiden oluşan bir güçle Madrid’in savunmasını desteklemeye gelen Durruti, hemen en sıcak bölgeye gitti ve ayın 19’unda silahla yaralandı ve ertesi günün şafağında öldü. İki gün sonra, ayın 22’sinde Barcelona’da Montjuich mezarlığına gömüldü. Tabutunu, anarşizmin kara kızıl bayrağını taşıyan 500.000 kişi taşıdı. Şehrin gördüğü en büyük cenaze korteji Durruti’ye aitti.
Burada, sendikası ve anarşist idealleri için savaşan, kendisi için hiçbir özel ayrıcalık istemeyen; okuduğu ve düşündüğü gibi davranan; seven, hayal eden ve bu dünyayı, içinde doğduğundan daha iyi bir hale getirerek ayrılmaya kararlı bir adam var.