Sunday, April 13, 2014

'Kırmızı Hat ve Gizli Hat'

'Kırmızı Hat ve Gizli Hat'
Ünlü gazetecinin, 'Suriye'deki sarin saldırısının sorumlusu Türkiye' iddiasını ortaya atan yazısını, özetleyerek sunuyoruz.
Haber: Seymour Hersh* / Arşivi
2012’de Suriye’de kimyasal silah kullanılmasının ‘kırmızı çizgiyi’ aşmak olacağı hattını çizen ABD Başkanı Barack Obama, Libya’ya askeri müdahale için acele etmişken, Suriye’ye askeri müdahaleyi niye erteledi ve sonra tümden vazgeçti? (…) ABD’nin üst düzey askeri yetkilileri ve istihbarat servislerinde, Suriye’deki savaşta komşuların, özellikle de Türkiye ’nin rolüyle ilgili aylar boyunca akut endişe vardı. Başbakan Tayyip Erdoğan ’ın isyancıların safındaki cihatçı bir fraksiyon olan Nusra Cephesi'ni ve diğer İslamcı grupları desteklediği biliniyordu. ABD’de güncel istihbarata erişimi olan eski bir istihbarat yetkilisi, bana, "Türk hükümetinde bazılarının, Suriye’de sarin saldırısı oyunu oynayarak Esad’a hayatı dar edebileceklerine ve Obama’yı kırmızı çizgi tehdidini yerine getirmeye zorlayabileceklerine inandığını biliyorduk" dedi.
ABD Genelkurmayı, Obama yönetiminin kamuoyuna açıklamalarındaki ‘sadece Suriye ordusunun elinin altında sarin bulunduğu’ iddiasının doğru olmadığını biliyordu. ABD ve Britanya istihbaratı, 2013 baharından beri, Suriye’de bazı isyancı grupların kimyasal silah geliştirdiğinin farkındaydı. ABD’nin Savunma İstihbarat Servisi'nin (DIA) analistlerinin 20 Haziran’da DIA Başkan Yardımcısı David Shedd’e sundukları 5 sayfalık brifingde, Kaide’nin 11 Eylül saldırıları öncesindeki girişiminden beri Nusra’nın en gelişmiş sarin komplosu içinde olduğu, (…) Türkiye ve Suudi Arabistan aracılığıyla Suriye’de büyük çaplı üretim girişimi yapıldığı dile getirildi.
Mayıs 2013’te Türkiye’nin güneyinde 10’dan fazla Nusra üyesi 2 kilo sarinle yakalandı. 130 sayfalık iddianamede sarin gazı üretmekle suçlanan gruptan liderleri (Heysem Kassab) dahil 5’i serbest bırakılrken Türk basını Erdoğan hükümetinin isyancılarla ilişkilerinin çapını örtbas etmeye çalıştığı iddialarından geçilmiyordu. DIA raporu ise grubun yakalanmasını kendi bulgularına kanıt olarak kabul etti. Rapora göre Kassab, Nusra’nın askeri üretim emiri Abd el Gani’ye doğrudan bağlıydı ve Kassab ile yardımcısı Halid Usta Türk firması Zirve İhracat’ın çalışanı Halit Ünalkaya ile birlikte çalışıyordu. Abd el Gani’nin planı iki adamını sarin yapma sürecinde mükemmel hale getirmek, sonra bunlarla Suriye’de diğerlerine geniş çaplı üretim eğitimi vermek ve bir laboratuvarda üretime geçmekti. BM’nin Suriye’deki faaliyetleriyle ilgili bilgi sahibi bir kaynak, 19 Mart 2013’te Halep yakınındaki Han el Esal’i vuran ilk gaz saldırısının isyancılarla bağlantılı olduğuna dair kanıt bulunduğunu belirtti. (…)

KADDAFİ’NİN SİLAHLARI ABD’NİN BİNGAZİ KONSOLOSLUĞU ÜZERİNDEN TÜRKİYE VE SURİYE’YE NAKLEDİLDİ

Suriye’deki isyancı muhaliflere yardım için ABD’nin Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar ile yaptığı işbirliğinin tam çapı henüz aydınlığa kavuşmadı. CIA’in gizli hat (sıçan hattı) dediği Suriye’ye gizli yollardan tedarik yolunun yaratılmasında oynadığı rolü Obama yönetimi kamuoyu önünde hiçbir zaman kabul etmedi. 2012’nin başında verilen yetkiyle bu gizli hat, Libya’daki silah ve cephanelikleri Türkiye’nin güneyi üzerinden Suriye sınırlarına sokup muhaliflere ulaştırmak için kullanıldı. Nihayetinde silahları ellerine geçirenler bazısı Kaide bağlantılı olan cihatçılardı.
Eylül 2012’de Bingazi’deki ABD Konsolosluğu ile yanındaki gizli CIA merkezine saldırılarak ABD’nin Libya Büyükelçisi ile üç Amerikalının öldürülmesiyle ilgili ocakta Senato İstihbarat Komitesi'nin yayımladığı raporun, kamuoyuna açıklanmayan gizli bölümünde, 2012’nin başlarında Obama ve Erdoğan yönetimlerinin vardığı gizli bir anlaşma aktarılıyor. Anlaşma söz konusu gizli hatla ilgili. Anlaşmaya göre, finansman Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’dan geldi, CIA MI6’nın da desteğiyle Kaddafi’nin cephaneliğinin Suriye’ye ulaştırılmasından sorumluydu. Libya’da bir dizi paravan şirket kuruldu, bazısı Avustralya’ya kayıtlı gösterildi. Kendilerini gerçekte kimin tuttuğunu bilme gereği duymayan emekli Amerikan askerleri, tedarik ve nakliyeden sorumlu oldu. Operasyonu, bir süre sonra özel yaşamındaki gizli ilişki yüzünden istifa etmek zorunda kalacak CIA Başkanı David Petraeus yönetti. (…) Eski istihbarat yetkilisi, ABD’nin Bingazi Konsolosluğu için "Siyasi bir işlevi yoktu, tek görevi silah transferlerine kamuflaj sağlamasıydı" dedi. (…)
CIA’in silahları ulaştırma görevinin sona erdirilmesiyle eski istihbarat yetkilisine göre "ABD, Türklerin cihatçılara ne teslim ettiğini artık kontrol edemiyordu." Birkaç hafta içinde 40 seyyar karadan havaya füze fırlatıcı (manpad) Suriyeli isyancıların elindeydi. Washington Post'un 28 Kasım 2012 tarihli haberine göre, bununla bir Suriye nakliye helikopteri vurdular. Oysa Obama yönetimi Suriyeli muhalif güçleri bu füzelerle silahlandırmaya kesinkes karşıydı, teröristlerin eline geçerse, yolcu uçağı düşürmek için kullanılabileceği uyarısı yapıyordu. (…)